aynalar koridorunda aşk ....... M. Ulusoy
*Var olanın varlığını hissedemeyince bunun yokluktan farkı kalmıyordu...
*İnsanların sevmek gibi bir dertleri yoktu sanki. Sevilmek istiyorlardı sadece. Beyaz'ın da söylediği gibi, "Değerli olduğunu hissedemeyen bir insan gerçekten sevemez; daima sevilmek ister."
*Dr. Mavi'nin "Yaratıcının nasıl yardım edeceğini sen belirleyemezsin. O sana şefkatle davrandı. Yaratıcı imdadına öğretmenini yolladı. Öğretmenin sana sımsıkı sarılırken, O'nun rahmeti seni kuşatıyordu aslında. Sen kendi benliğinin biçimlendirdiği yardımı talep ediyor ve Yaratıcıya seçim hakkı tanımıyorsun" cevabı, Kırmızı'nın kafasını karıştırmıştı.
*Bazı insanlar başlarına olumsuz gibi görünen bir şey gelince hemen Yaratıcıya kızıyorlardı.
*İnsan varoluşun, hayatın, yaşamanın her türlü acısını kaldırabilecek güçteydi. Yaratıcı insana kaldıramayacağı bir hayat, dert, sıkıntı, acı, yük, varoluş vermiyordu. Acıları çekilmez, dayanılmaz hale getiren, insanın acılar karşısındaki tutumuydu.
*Eskiden bana annemin nasıl bir kadın olduğunu soranlara 'Zor, aksi, burnu büyük, bir şeyi beğenmeyen bir kadındı' derdim. Şimdi ise 'O benim annem' diyorum sadece.
*Genellikle bağışlamak deyince hep günahı bağışlamak akla gelir. Kökenine inilirse, bağışlamak belli nesnelere duyulan nefretten vazgeçmektir.
http://www.youtube.com/watch?v=dt-LHE-uahA&feature=related ( okurken dinlersiniz...!)
Yorumlar
Yorum Gönder